Kültürel miras, bir toplumun ortak hikâye ve serüvenleri ile bünyesinde barındırdığı her türlü kültürel yaratmayı içeren, barındırdığı çeşitli geleneksel bilgi ve uygulamalarla insanlar arasındaki dayanışma ve birlik duygusunu güçlendiren bir kimlik, uyum ve yaratıcılık kaynağı olarak tanımlanabilir. Kültürün tarihî anıtlardan müzelere, geleneksel uygulamalardan çağdaş sanata kadar uzanan çeşitli yönleri sayesinde yaşamımıza farklılık ve özgürlük kattığı açıktır. Somut unsurların yanında somut olmayan kültür unsurlarını da barındıran kültürel miras, geçmişten taşıdığı birikimlerin yardımıyla bugünün ve geleceğin dünyasını sürekli yeniden ürettiği özgün içerikler temelinde şekillendirmektedir. Vazgeçilmez bir yaşam ve ilham kaynağı olan kültürel miras Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO)’nun başını çektiği örgütlerle düzenli olarak dünya gündemine taşınmaktadır. 1972’de ortaya çıkan Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi’nden 2003’te düzenlenen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne kadar farklı vurgularla da olsa uluslararası toplumun dikkatine sunulan kültürel miras, insanlığın evrensel değerlerini ifade etmektedir. Bu açıdan yaklaşıldığında gerçek anlamda toplumlar arası diyalog ve barıştan söz edilebilmesi için saptanması, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması büyük önem taşıyan kültürel miras inkâr edilemez bir öneme sahiptir.
Dünyanın birçok yerinde Batı temelli gelişmiş kültür endüstrilerinin tehdidi altında bulunan kültürel içeriklerin, standart görünümler kazanarak üretim ve aktarım süreçlerini hep aynı biçimlerde göründükleri düşünüldüğünde, sahip olduğu zengin içerikle kültürel mirasın sosyal ve kültürel refaha katkı sağlama potansiyelinin çok yüksek olduğu görülebilir. Örneğin, kültür endüstrisinin en parlak örneklerini barındıran sinema sektöründe, Dede Korkut Hikâyeleri veya Köroğlu Destanı’nı esas alarak oluşturulacak kaliteli bir yapımın Türk kültür belleğinin yeniden üretilmesine ciddi bir katkı sunacağı ortadadır. Kültür mirasının bir toplumda gerçek bir refah kaynağı olarak öne çıkabilmesi, bu mirası yeniden üretme ve aktarma isteğine sahip bireylerin güçlü dayanışması, başka bir deyişle toplumsal katılımla mümkündür. Derneğimizin ana çalışma alanlarından biri de ulusal ve uluslararası kültürel miras projelerinde yer almak olduğundan, bu çerçevede toplumsal katılımı öne alan faaliyetler yürütülmektedir.